içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ekonomiyi konuşurken, eğitimi unutmayalım!

Son günlerde hemen herkes artan fiyatları, yükselen kurları ve enflasyonu konuşuyor. Alım gücünün düşmesi geniş kitleleri olumsuz yönde etkiliyor. İnsanlarda mutsuzluğun artmasına, kararsızlığa ve gelecek kaygısına yol açıyor.

ÖSYM, böyle bir ortamda Yükseköğretim Kurumları Sınav istatistiklerini yayımladı. Yaklaşık 3 milyon kişi üniversite eğitimi almak için YKS sınavına girmiş. Dünya üzerindeki çoğu ülkenin nüfusunun 3 milyondan daha az olduğunu düşünürsek, rakamın büyüklüğü daha net ortaya çıkar. Müthiş bir rakam.

ÖSYM'nin açıkladığı verilere göre, eğitimdeki tablomuz maalesef ekonomiden daha iyi değil. Sınava giren 100 binden daha fazla aday, bir tane bile net yapamadığı için sonucu hesaplanmamış. Yani 100 binden fazla aday sınavda sıfır çekmiş. İlk, orta ve lise derken 12 yıl boyunca eğitim alan, bu ülkenin kaynaklarını kullanan 100 binden fazla öğrenci üniversite giriş sınavında bir tane bile net bırakamamış. Bence asıl konuşulması ve sorgulanması gereken budur! Ne yazıktır ki, ülkenin geleceğini doğrudan ilgilendiren bu konu ekonomik sorunların onda biri kadar gündem olamıyor.

İkinci Dünya Savaşı'nda adeta yerle bir olan iki devlet var: Almanya ve Japonya. Ama bu iki devlet kısa sürede yeniden ayağa kalkarak, dünya ekonomisine ve siyasetine yön verecek konuma geliyor. Almanya ve Japonya, yıkıcı bir savaşın ardından bugünkü kalkınmışlık düzeyine nasıl geldi diye soracak olursanız, cevabı tek kelimedir: Eğitim. Savaşta tüm sistemleri çöken Almanya ve Japonya, eğitim sisteminin çökmesine izin vermemiştir. Savaşın ardından da bu iki ülkedeki eğitimli insan gücü kalkınmada anahtar görev üstlenmiştir. Bu yıl 100. yılını kutladığımız Cumhuriyetimiz de ilk yıllarında eğitime verdiği önem sonucu büyük bir kalkınma hamlesi gerçekleştirmiştir.

Bu nedenle eğitim her zaman önceliğimiz olmalıdır. Sık sık eğitim sisteminin değiştiği, her gelenin gideni arattığı, eğitimde niteliğin değil niceliğin önem taşıdığı bir sistem terk edilmelidir. Maalesef orta okulda okuyan ancak okuma yazmayı ve dört işlemi tam olarak bilmeyen öğrencilerimiz varken, 40 kişilik bir sınıftaki öğrencilerin 30'unun takdir, 10'unun da teşekkür alması hatta ve hatta 40'ının birden takdir alması, hangi başarının karşılığıdır bilemiyorum.

Sosyal medyadaki paylarda, Güney Afrika'da bir üniversitenin girişindeki şu cümleleri mutlaka görmüşsünüzdür:"Bir ülkeyi yok etmek için atom bombasına veya uzun menzilli füzelere ihtiyaç yoktur. Bunun için eğitim seviyesini düşürmek ve kopya çekilmesine müsaade etmek yeterlidir. Bunun sonucunda ; Hastalar doktorların elinde ölür, Binalar mühendislerin elinde çöker, Para ekonomistlerin elinde kaybolur, İnsanlık din adamlarının elinde ölür, Adalet hakimlerin elinde kaybolur. Eğitim çökmesi bir ulusun çöküşüdür."

Eğitimin önemi ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.

Türkiye güçlü bir ülke. Millet olarak çok daha büyük krizleri, savaşları atlattık. Bu sıkıntılı günler de elbet geçecektir. Enflasyon düşecek, hayat pahalılığı azalacak, döviz kurlarındaki artış duracaktır. Ama eğitimsiz bir nesil, kaybedilmiş bir nesildir. İşte bu nesli geri getirmek mümkün olmayacaktır.

Bu nedenle yaşadığımız ekonomik sorunlar kadar eğitimi de konuşmalıyız, dert edinmeliyiz. Yönetenlerin bu sorunu çözmesini sağlamalıyız. Unutmayalım ekonomiyi düzeltecek, refah seviyesini yükseltecek ve ülkenin geleceğini daha aydınlık hale getirecek olan sadece ve sadece bilimsel eğitimdir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI