-
HAKAN ESEN
Tarih: 29-10-2024 12:22:00
Güncelleme: 29-10-2024 12:22:00
1923 yılının 29 Ekim günü, ilan edilen cumhuriyetimiz 101 yaşında onurla ve gururla kutluyorum.
28 Ekim günü Gazi Mustafa Kemal Atatürk Çankaya Köşkü’nde milletvekillerini toplayarak “Efendiler, yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz” söylemiyle ülkenin rotasını belirledi.
Milletine ve özellikle gençliğe güveniyor;
“Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz” diyordu.
Mustafa Kemal, geleceği önceden gören kabiliyete sahipti ve “Cumhuriyet, fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz.” sözlerini söylerken demokrasi kavramının artık dünyada yaygın bir idare şekli olacağını da biliyordu. Gazipaşa’nın vefatından sonra işbaşına gelen Cumhuriyet yönetimleri devletin ‘kuruluş felsefesini örseleye örseleye bugünlere gelindi.
CUMHURİYET, BAYRAMDIR
1933 yılında, Atatürk ‘10. yıl nutkunda, bugünün en büyük bayram olduğunu belirtmiş ve “Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Biz Cumhuriyeti kurduk, o on yaşını doldururken demokrasinin bütün icaplarını sırası geldikçe uygulamaya koymalıdır” demiştir.
Osmanlı devletinin işgalinden sonra Türk milletinin medeniyet yürüyüşünün rehberi ve ışığı olan cumhuriyete herkes dört elle sarılmalı.
Yeniden “Yurtta sulh, cihanda sulh” anlayışına dönülmeli.
Eğitimde, sağlıkta, bilimde, sanatta, sanayi ve tarımda, tüm hizmetlerde gerçekleştirilen uyanış ve dünyanın egemen devletleri arasındaki saygın yeri geliştirerek sağlamlaştırılmalı.
Cumhuriyet sevdalıları olduğu gibi karşıtları da var elbette...
Ne hazindir ki var..!
Cumhuriyet bize ne kazandırdı? diye soranlara sadece ‘Vatandaşlık kazandırdı!’ deyip geçebilirsiniz…
Osmanlıdaki gibi aileye, hanedana dayalı ‘Saltanat yönetimi’ devam ettirilseydi Atatürk’ün ailesi ve yakın çevresi ülkenin tek hakimi, devlet onun mülkü, vatandaşlar da onun kulu olurdu.
O zaman da serbest seçimlerden, seçimle işbaşına gelen hükümetlerden, bakanlardan, hükümetleri idare eden başbakanlar ve cumhurbaşkanlarından bahsedemez olurduk!..
Ülkede Meclis bile olsa kaderi Sultan’ın iki dudağı arasında oluyor, istediğinde kapatabiliyordu.
Padişah ve sultan tarafından Meclis-i Mebusan’ın kapatılması gibi…
Monarşi böyle bir şey işte.
Osmanlı da bizim devletimiz, Sultanlar da bizim…
Tarihle kavga etmek ilkel insanlara mahsus bir şey, yaşandı ve bitti.
Önemli olan ders almak!
“Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.” sözüne inancım tamdır;
YŞASIN CUMHURİYET