içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Maalesef yeni yıla yine zamlarla girdik

Her yeni güne ne ile ve nasıl uyanacağımızı bilmeden başlıyoruz. Ülke gündemini anlamak ve takip etmek ise maalesef mümkün değil. Hangisine şaşıracağımızı, hangisine kızacağımızı bilemiyoruz. Tam bir gündemi tartışırken kendimizi başka bir gündemin içinde buluyoruz.

Kafamız karışık bir şekilde günü tamamlamaya çalışıyoruz. Herkes kendince bir gündem oluşturup “Ya kardeşim vatandaşın durumu nedir?” diye soran maalesef yoktur ve halkın gerçek gündeminin üstünü örtmek adına suni gündemlerle zamanı oyalama çabaları vatandaşın gözünden kaçmıyor.

Çünkü vatandaşın gündemi ekonomi, yoksulluk, açlık, katlanarak gelen faturalar, zaten var olan hayat pahalılığına eklenen ve ardı arkası kesilmeyen zamlardır. Bugünkü ekonomik sıkıntıların çoğu aslında ekonomik olmayan nedenlerin oluşturduğu risk artışından ve denetimsizlikten kaynaklanıyor. Ama işin bu kısmı ile ilgilenen yoktur ve olan vatandaşa oluyor.

Temel tüketim malzemelerine gelen zamlar başta olmak üzere ulaşıma, ilaca, enerjiye, akaryakıta kısacası günlük hayatta kullandığımız ve kullanmak zorunda kaldığımız her şeyin fiyatı arttı. Yani zamların ardı arkası kesilmiyor.

Artan enflasyonla birlikte meydana gelen hayat pahalılığı vatandaşı zorlamaya devam ederken temel tüketim ürünlerindeki zamlar herkesi ama en çokta asgari ücretle çalışanları ve emeklilerimizi mağdur ediyor.

İğneden ipliğe kadar hemen hemen bütün ürünlere art arda gelen zamlar vatandaşların gündeminden düşmüyor. Özellikle son günlerde marketlerdeki ürünlere gelen zamlar sonrası market çalışanlarının eski ve yeni etiketleri değiştiren görüntüleri ise her şeyi gözler önüne seriyor.

Yani vatandaş yeni yıla artan hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı ile girdi. Artan vergiler, cezalar, harçlar ve yol ücretleri gibi pek çok kaleme yapılan zamlar karşısında vatandaş haklı olarak “Asgari ücrete keşke hiç zam gelmese de fiyatlar düşse ya da diğer ürünlere de zam gelmese. Çünkü asgari ücret bir aya kalmadan anlamını yitiriyor. Zamlara yetişemiyoruz.” serzenişinde bulunuyor.

Çünkü vatandaş daha zamlı asgari ücret cebine bile girmeden nerede alış veriş yapsa “zam zam zam” ile karşılaşıyor. Vatandaş daha ayın başında ama kara kara yine ay sonunu nasıl getireceğim derdinde.

Markete gittiğimizde kasada para öderken “Ben ne aldım ki şimdi?” deyip şaşkınlık ve bir o kadarda moral bozukluğuyla sitem ediyoruz ama maalesef değişen bir durum yok. Önceki yıllarda ürünlere, ev ve dükkan kiralarına belli dönemlerde zam gelirdi. Fakat bu son yıllarda neredeyse her saat zamlarla karşılaşıyoruz.

Zamların artık yeni ve eski yıl, döviz, dolar ve akaryakıt ile pek bir ilgisi kalmadı. Ne zaman nerede zam ile karşılaşacağımızı artık kestiremiyoruz. Onun için vatandaş, “Sanki yeni yıla girdik de ne oldu? Yine zamlar yine hayat pahalılığı var.” demekten kendisini alıkoyamıyor.

Çünkü vatandaş için yeni yıl sıkıntıların ve dertlerin yeniden başlaması, alım gücünün azalması, geçim sıkıntısı, zam, hayat pahalılığı, yoksulluk, kara kara “ay sonunu nasıl getireceğim?” demek.

Evet, takvimin yaprağı değişti ama etiketler de değişti. Kiralarda arttı, faturalarda yüksek gelmeye başladı.

Yani işçiye, memura ve emekliye yapılan zamların bir anlamı kalmadı. Çünkü yeni yılın ilk saatlerinde başlayan zamlar karşısında eridi gitti. Keşke yeni yıla farklı bir atmosferde girebilseydik ama maalesef yeni yıla zamlarla girdik ve zamların ardı arkası kesilmeyecek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI