içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

BİRİ BİZİ DURDURSUN

Son zamanlarda konuştuğum insanların çoğu artık haber seyretmediğini söylüyor. Dürüst olmak gerekirse ilk başlarda sadece ben izlemiyorum sanıyordum. Fakat bu işin düşündüğümden daha vahim olduğunu görünce o akşamki ilk işim ulusal bir kanalın ana haber bültenini izlemek oldu.

Daha günün haberlerinin konu başlıklarını görünce içim ürperdi. Beni şoke eden haber şöyleydi: 13 Aralık Çarşamba günübir veli çocuğunu okula getiriyor. Buraya kadar her şey normal görünüyor. Hatta buna çocuğunu okula kadar getiren duyarlı baba denilebilir. Güvenlik görevlisine çocuğunu sınıfa bırakmak istediğini söylüyor. O da velilerin okul içerisine girmesinin yasak olduğunu söyleyince bizim duyarlı baba çılgına dönüyor. Kaldı ki onu çılgına çeviren bu karar, öğrenci ve öğretmen güvenliği için Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğine göre alınmış.

Veli, çocuğunun gözleri önünde önce güvenlik görevlisiyle tartışıyor, daha sonra kapıdan girerek oğlunun sınıfına yöneliyor. Güvenlik görevlisi de peşinden koşuyor. Bir anda koşup çocuğunun sınıfına girip öğretmene saldırıyor. Üç aylık hamile olan Esin Çabuk’a önce hakaretler savuruyor, ardından onca öğrencinin gözleri önünde saldırıyor. Bununla da kalmıyor, kendisine engel olmaya çalışan güvenlik görevlisinin de darp ettikten sonra elini kolunu sallayarak okuldan ayrılıyor. Dikkatinizi çekerim bu olay İstanbul’un göbeğinde yaşanıyor.

Öğretmen daha yaşadığı şoku atlatamadan oracıkta bayılıyor, güvenlik görevlisi ise kanlar içinde kalıyor. Buraya kadar yaşananları eşkıyalık ve zorbalık olarak görebiliriz. Fakat beni yerle yeksan eden esas darbe, haberin devamında geliyor.

Haberin devamı ise şöyle: Güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınan saldırgan, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. İşte bu son cümleyle iliklerimdeki kanın çekildiğini hissettim. Hemen televizyon televizyonu kapattım.

Neden mi? Kutsal bir görevi ifa etmeye çalışan Esin öğretmen aklımdan çıkar mı artık? Artık bu mesleği severek yapabilir mi? Ya da her an bir köşeden bir caninin çıkıp geleceği korkusuyla kendini derse verebilir mi?

Hemen kaleme sarılıp bir şeyler yazmak istedim ama o ruh hâliyle sağlıklı cümleler kuramazdım. Bu olayı hazmetmem hiç de kolay olmadı. Herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gereken mühim bir konu var. Suçlu, sadece o saldırgan veli mi?

Artık haberleri seyretmiyorum diyenlerin çoğu buna benzer haberlerden şikâyetçiler. Canınızı sıkacağını biliyorum ama hafızamda kalan birkaç örneği sizlerle paylaşmak istiyorum.

Eylül ayında yaşanan bir haber: Defne Devlet Hastanesi'nde görevli hamile Dermatoloji Uzmanı Dr. K.E.K, sırası gelmeden muayene olmak isteyen G.T. isimli kadın hastaya sırasını beklemesini söyleyince G. T.’nin saldırısına uğradı. Kadın doktor, fiziki saldırı sonucu bir hafta iş göremez raporu aldı. İddialara göre saldırganın ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.

Başka bir haberde şöyle: İstanbul Kâğıthane’deki bir tekstil atölyesinin sahibi yanında çalışan on beş yaşındaki çocuğu darp etti. Bir başka çalışan da bu şiddet görüntülerini videoya alıp yayınladı.  Ne yazık ki tutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliğine gönderilen iki şüpheli de adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Huzurevlerinde kalan yaşlılara yapılan işkence haberlerini gördük. Öz anne ve babasına zulmeden hayırsız evlat haberlerini gördük.

Çocuklara şiddet, kadınlara şiddet, hayvanlara şiddet ve hatta doğaya şiddet en önemli sorunlarımızın başında gelmektedir. Bu sorunların çözüm bekledikçe neden günden güne daha da içinden çıkılmaz hâl alıyor? En vahimi de artık bu ve benzeri zorbalıkları okullarda görmeye başladık. Geçenlerde bir okulda akran zorbalığı konusunda bir seminer verildiğini gördüm. Sizce de seminer, yaklaşmakta olan tehlikeyi işaret etmiyor mu?

Hem evrensel değerlerden hem de atalarımızın bize miras bıraktığı kültürden hızla uzaklaşıyoruz. İzlediğimiz haberlerde adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı cümlesi artık ruhumuzu incitiyor.

İşte size soracağım soru budur.Kim bu zorbalığa dur diyecek. Özellikle makam ve mevki sahibi duyarlı devlet adamlarına sesleniyorum. Lütfen bu zorbalığa dur diyelim.Eğer suçlu aranıyorsa bir yazar olarak ben de suçluyum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI